4 Nisan 2013 Perşembe

KAMU POLİTİKASINDA IŞBIRLIKÇI TARAFGİRLİK (KOALISYON) MODELI



KAMU POLİTİKASINDA IŞBIRLIKÇI TARAFGİRLİK (KOALISYON) MODELI 
Dr. Süleyman DEMİRCİ.
Giriş
Kamu politikaları farklı ve dinamik yapısına rağmen belirli bir fanus içerisinde geliştirilmektedir (Kraft ve Furlong, 2007). Zira yaşanılan dönemin belirgin özellikleri geliştirilen politikaları şekillendirmektedir. Farklı görüşte ve konumlardaki insanların oluşturduğu şartlar kamu politikalarının şekillenmesinde özgün bir rol oynamaktadır. Hatta bu atmosferden soyutlanarak kamu politikaları geliştirilmesinin mümkün olamayacağı söylenebilir. Ülkemizde de; farklı hükümetlerin genel karakteristik özellikleri ve rasyonel yaklaşımlarının çeşitliliğine bağlı olarak sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki birçok soruna farklı politikalar teklif edilmekte ve uygulanmaktadır. hatta farklı alanlarda geliştirilen politikalar tüm bu disiplinlerin perspektifinden ele alınmaktadır. Tarihsellik içerisinde konuya bakıldığında ise, planlı değişim süreçlerinde ve politika uygulamalarında bazı farklı tercihlerin de tecrübe edildiği gözden kaçırılmamalıdır. Konunun bu doğal özellikleri göz önünde bulundurulduğunda; devlet kurumlarının yapılarının farklılıklarını, kamu politikası aktörlerinin motivasyonlarını ve Türk Devlet Sisteminin siyasal yönünü birlikte anmak kamu politikasını kavramak açısından kaçınılmaz hususlar olarak görülmelidir (Çevik, 1998; 2002: 2004; Çevik ve Demirci, 2008).
Bu hususlar aynı zamanda, hükümetlerin ve ilgili kurumların karmaşık bir yapı içerisinde neleri yapmaya, neleri yapmamaya karar verdiğini kavramak açısından da önemli görülmektedir (Dye, 2002). Bu bakış açısı ile kamuda oluşturulan politika süreçleri ve analizlerine ait adımlar daha dikkatli anlaşılabilir. Genel kamu politikası kavramı içerisinde ise, ilgili kurumların fırsatları nasıl keşfedebildikleri, oluşturabildikleri ve bunları politika sürecinde nasıl kullandıkları bilinmelidir (Birkland, 2001).
 Kamu politikası hızla geliştikçe beraberinde bir takım karmaşıklar ve belirsizlikler de ortaya çıkmaktadır (Ripley, Kandan ve Franklin 1991).Öyle ki; kamu politikası yapmak: kurumsal yapıların, baskı gruplarının ve birbiri ile rekabet halindeki fikirlerin potasında gerçekleştirilen zaten karmaşık bir işlemdir. Baskı grupları hükümet ya da hükümetlerin fikirlerinin yönünü bir taraftan diğer tarafa değiştirmek için rekabet ederlerken, mevcut kaynakların sınırlılığı ve beraberinde farklı değer yargıları bu karmaşanın merkezinde durmaktadır. Bir değişik anlamıyla; kamu politikası, hükümet ve birlikte çalıştığı kurumların üzerinden "kim ne alır" mücadelesinin sonucudur (L)ye. 2002; Birkland. 2001) Kamu politikasına esas teşkil eden bir problem saptandığında, karar mercii ilgili sorunu aktif/somut olarak ele almak için politika gündemine taşır. Ancak; bunun ötesinde ajandaya girmeyi başaran bir fikri "politika tavsiyesi" seviyesine çıkartabilmek için daha fazla gayret gösterilmesi gerekmektedir.
 Politika sürecinde ortaya atılan problemler, karşıt baskı grupların arasında adeta yarıştırılan ve/veya mücadele ettirilen itirazlar olarak da betimlenebilir. Baskı gruplarının detayına girmeksizin konunun akışı içerisinde kalarak politika sürecine: bir açıdan, güç ve iktidar sahibi olanlar ile olmayan gruplar arasındaki yarış da denilebilir. Fakat politika seçimi açısından bu gücün derecesi belirleyici olmaktadır (Stone, 2002). Stone'a göre; üzerinde tartışılan konuya esas teşkil eden politika da pay sahibi ya da bir şekilde bu politikadan etkilenen tüm gruplar potansiyel birer baskı grubu olabilir. Stone’a; Kamu Politikası Paradoksu olarak ifade ettiği kitabında baskı gruplarını bazen nesnel bazen de öznel olarak belirtmektedir. Öyle ki: baskı gruplarını, subje (nesne) ve obje (özne) anlamlarına göre sınıflandırmaktadır. Stone'nun politika paradoksu anlayışı içerisinde bu gruplar, insanların etkilediğine inandıkları şeyler ve bazı durumlarda kendileri bilmeseler de bir şekilde kendilerini etkileyen şeyler şeklinde ifade edilmektedir.
Ancak; politika süreci içerisinde hangisinin (nesnel ya da öznel) tetikleyici güç olduğu belirlenmekte ve hatta en baştan bir tavır/duruş olarak ortaya çıkmaktadır. Süreç içerisindeki fikirler de grupların durduğu yere ve subje/obje konumlarına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu bakış açısından, fikirlerin zenginliği ve çeşitliliği de bu paradoksun içerisinde artabileceği söylenebilir. Bir yarış içerisinde baskı gruplarının ortaya attığı problemler, itirazlar ve fikirler, Kingdon'nun (2003) perspektifinden, bir dizi muhtemel çözüm çareleri ve alternatifler olarak kamu politikası sürecinde kullanılmaktadır.
Yukarıda tartışılan unsurların çerçevesinde; bir kamu politikasının niteliğini doğrudan etkileyebilen bu mekanizma içerisinde baskı gruplarının fikirlerinin süreç boyunca birbirini itmesi ve çekmesi kritik ve önemli görülmelidir (Bilgiç ve Göksu, 2003). Bu çalışmada kamu politikalarının geliştirilmesi, politikaların değişim süreçlerini ve uygulanması aşamalarında etkili olduğu görülen grupların, bunların alt grupları ve inanç sistemlerini içeren işbirlikçi Tarafgirlik Modeli üzerinde durulmaktadır.
1.       işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin Ortaya Çıkışı
Kamu politikası hazırlamak yapmak ve özellikle sürecini yönetmek kompleks bir iştir. Özellikle politika süreçlerindeki değişimi fark edebilmek, ölçebilmek ve politika yapma sürecini ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden şekillendirmek oldukça zordur. Bu bakımdan klasik aşamalı yaklaşıma tepki ve alternatif olarak işbirlikçi Tarafgirlik Modeli geliştirilmiştir. Adım adım ve modelleyerek hazırlanan rasyonel modeller politika problemini sistematik bir şekilde ele almaya ve analiz etmede avantajlar sağlasa da beraberinde bazı dezavantajları da getirmektedir. Bu bakımdan politika analistleri aşamalı modellerin yan etkilerine maruz kaldıkları söylenebilir. Zira rasyonel modellerde adımların ne zaman biteceği ve bir diğerinin ne zaman başlayacağının tam olarak belirli olmaması, politikaların önceden belirlenmiş her bir adımı birebir takip etmesinin her zaman mümkün olmaması gibi nedenlerden dolayı alternatif politika analizi modelleri geliştirilmeye çalışılmıştır (Bardach, 2000). Politikaların bu adımları düzenli bir sıra içerisinde takip edip etmemesi sonuçta elde edilen politika tavsiyelerinin yerlere ulaştıktan sonra her zaman geri dönüşüm alım garantisinin olmaması gibi hususlarda eklendiğinde rasyonel modellerin çok belirgin olarak geliştirilen adımlarının aslında birçok belirsizliklere maruz kaldığı bilinmektedir. Bütün bu hususlar aşamalı model(ler)in tam olarak etkili bir şekilde yürütülmesinin önündeki engeller olarak değerlendirilmiş ve işbirlikçi Tarafgirlik Modelleri üzerinde durulmuştur.
Sabatier ve onun izinden giden politika araştırmacıları politikaya etki eden grupların yapıları ya da birbirilerine kıyasla göreceli kabiliyetleri, etki alanları ve kapasiteleri ile ilgilenmektense onların inançlarına, değerlerine odaklanır ve yeni bir yapı ile karşımıza çıkar: işbirlikçi Tarafgir gruplar. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli zamana bağlı olarak politikalardaki değişimi inceleme hususlarında önemli katkıları olan teorik alt yapıyı sağlamaktadır. Özellikle koalisyonların (toplumdaki grupların) nasıl oluştuğunu veya dağıldığını inceleme noktasında yine işbirlikçi Tarafgirlik Modeli tercih sebeplerindendir. Bunun ötesinde bir politika sürecinde koalisyonlar arası bilginin nasıl transfer edildiği birbirleri arasındaki bilgi alışverişlerini araştırmak için işbirlikçi Tarafgirlik Modeli kullanılmaktadır.
Bazı durumlarda politikalardaki değişimler ve meydana gelen özel olaylar-gelişmeler nedeniyle de çok farklı gruplar bir araya gelebilmekte ve işbirlikçi koalisyonlar tesis edebilmektedirler. Özellikle "Power Elite" denilen güçlü elit gruplara karşı olarak bu türden oluşumlarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle kriz anları ve anlık gelişen önemli olaylar toplumun belirli bir politika gündemine dikkatlerini çekmek ve bununla ilgili problemlere çözümlere daha fazla odaklanmalarına katkı sağladığı söylenebilir (Kingdon, 2003, s. 94-100)
Politika yapma ve Kingdon un politika akımları arasında meydana gelen boşlukları doldurmak ve kritik teorinin de politika yapma sürecine dahil edilmesi gerektiğini ifade ederek işbirlikçi Tarafgirlik Modeli geliştirilmiştir (Sabaner, 1997). Bu açıdan bakıldığında işbirlikçi Tarafgirlik Modeli klasik anlamdaki politika oluşturma süreçlerinin ve adımlarının ötesinde politika sorunlarının ele alınmasına nasıl katkı sağladığı ilerleyen bölümlerde açıklanmaktadır.
2.       İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli
Bu bölümde İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli üzerinde durulmaktadır. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin detaylarına geçilmeden önce modellerin, model kullanmanın kamu politikası yapma sürecinde ve analizindeki katkıları üzerinde durulmasında fayda görülmüştür.
Yaygın bir şekilde kullanılan model(ler) adeta yol haritası bağlamında düşünülen kamu politikası analiz modellerinin kullanım amaçlarını Dye (2002, 5.1 1) özetle şu şekilde ifade etmektedir;
 • Siyaset ve kamu politikası hakkındaki düşüncelerin netleştirilmesi ve basitleştirilmesi,
• Politika problemlerinin önemli boyutlarının tespit edilmesi,
• Siyasal yaşamın gerekleri üzerine odaklanarak kamu politikası sürecindeki aktörlerin birbirleri arasındaki iletişimlerine yardım etmesi,
• Neyin önemli ve neyin önemli olmadığını tavsiye ederek bir kamu politikasının daha iyi anlaşılması için ortaya konan çabalara istikamet verilmesi,
• Kamu politikasına yönelik bazı tekliflerin sunulması ve bu tekliflerin sonuçlarının tahmin edilmesi için modeller-teoriler kullanılmaktadır.
Kamu politikası probleminin çok boyutlu faktörlerin etkisi altında olduğu dikkate alındığında bu "modellerin"; karmaşıkları azaltan, sorunu/sorunları mantıklı olarak alı elementlerine ayıran tutarlı çözümler geliştirmeyi sağlayan ve probleme etki ettiği hesaba katılan unsurların isabetli bir şekilde kamu politikası analizinde yer almasına ciddi katkılar sunan yaklaşımlar olarak bilinmelidir.
Dolayısıyla kamu politikası analiz modelleri: kamu politikası problemi ile ilgili unsurların kavramsallaştırılmasında, anlaşılmasında ve çerçevesinin net bir şekilde oturtulmasında vazgeçilmez kılavuzlar olarak görülmelidir. Birçok aksiyoner ve analitik adımlardan meydana gelen kamu politikası analizlerinin basitleştirilerek anlaşılması teorik/kavramsal modeller ile mümkün olabilmektedir. Akademik araştırma teknikleri ve yöntemleri ise ancak bu modellerin kılavuzluğu ile etkili/etkin bir şekilde kullanılmaktadır.
Modern kamu politikası modelleri arasında yer alan ve son dönemlerde grup ve network modellerinin adeta bütünleşik uygulaması sayılabilen, kamu politikalarının uygulamalarını incelemede ve uzun soluklu politikalardaki değişimlerin incelenmesinde özellikle tercih edilen işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin detaylan aşağıda izah edilmektedir.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli ile; kamu politikalarının uygulamaya geçirilmesinde farklı inanca ve görüşe sahip grupların tercihlerinin neler olduğu araştırılır. Bu araştırma sırasında; kamu politikalarının uygulanmasıyla ilgili farklı grupların etkisine göre farklı yöntem ve anlayış konuları gündeme gelir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin uygulanmasında iki yaklaşımdan söz edilir: Yukarıdan aşağıya uygulama modeli (top-down) diğeri ise aşağıdan yukarı (bottom-up) uygulama modeli (Hill, 1997; Birkland, 2001; Sabaticr, 1997; Lipsky 1997). İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli kamu politikalarının çok uzun zaman içerisindeki değişimlerini incelerken her iki yaklaşımı birlikte ele alabilmekte ve sentezleyebilmektedir (Sabatier, 1997. s. 287).
Bu bakımdan; işbirlikçi Tarafgirlik Modeli kamu politikası süreçlerini açıklamada kullanılan önemli bir model olarak kabul edilmektedir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli farklı baskı gruplarının aralarında organize olması, belirli görüş-inanış ekseninde koalisyon sağlayabilmesi, birliktelik sağlayan bu ortak hareket etmelerin politika süreçlerini nasıl şekillendirdiğini ve nasıl değiştirdiğini incelemede tercih edilen kamu politikası süreç modellerindendir (Birkland, 2001, s. 224). Bu modelde iki ile dört farklı koalisyon grubunun yaklaşımlarına (inançlarına ve değerlerine) göre yapılan tartışmalar, mücadeleler ve ortak müştereklerin nasıl şekillendiğine dikkat edilmektedir. Bu tarz çekişmeler süreç içerisinde bahse konu sorunlarda söz sahibi olan politika bekleyiciler tarafından normalize edilmektedir. Paul Sabatier 1999 da yayınlamış olduğu "Politika Süreç Teorileri" kitabında işbirlikçi Tarafgirlik Modelini Şekil 1'de olduğu gibi ifade etmektedir.



Şekil 1'de belirtilen siyasal alt sistemin dışında iki farklı tip harici değişkenden söz edilmektedir. Bunlardan ilki içinde bulunulan siyasi, coğrafi sınırlar ve bunların özelliklerini kapsamakta olup, durağan olmasına rağmen politika süreçlerine etki eden aktörlerin sahip oldukları imkânları, fırsatları ve kaynakları etkiledikleri görülür. Diğer harici değişken ise dinamik olup zaman içerisinde değişim gösterir. Sosyo-ekonomik şartlar, siyasi sistemdeki koalisyon gruplarının bütünleşik etkileri zaman içerisinde değişmesi politikaların da değişmesine neden olur. Siyasal alt sistemin dışında gelişen bu iki değişken, politika yapmada-uygulamadaki modellerden birisi olan "yukarıdan aşağıya" (Top-down) modeller esas alınarak geliştirilir.

Bu değişkenlerin politika yapma süreçlerine etkilerinin yanında siyasal alt sistem (Şekil I 'de belirtilen) içerisinde belirgin bir mekanizma çalışmaktadır. Fakat bu mekanizma içerisindeki değişimler daha çok "aşağıdan yukarı" (bottom-up) uygulama modeli esas alınarak açıklanmaktadır. Buna göre; birçok işbirlikçi tarafgir gruplar bir araya gelebilmektedir. Mevcut politika sorunları üzerinde fikir birliği yapmış, özgün inançlara ve düşüncelere sahip politikacıların, ajans yetkililerinin, baskı gruplarının liderlerinin, diğer entelektüel kişilerin bir araya gelmesi ile birden fazla "işbirlikçi tarafgir" grupların oluşmasına neden olmaktadır. Şekilde görülen koalisyon grupları her politika sorunu için farklı stratejiler adapte etmekte ve geliştirmektedirler. (Sabatier, 1997, s.286-291;Hill, 2005).
Bununla birlikte bu koalisyon grupları zaman zaman birbirleri ile çelişebilmektedir. Bu durumda; Çelişen grupları dengeleyici üçüncü gruplar gündeme gelir ve aşırı gerginlikler giderilmeye çalışılır. Bu adımlar ve çerçeve içerisinde işbirlikçi Tarafgirlik Modeli işletilir politika süreçlerindeki sorunlar bu perspektiften ele alınır.
3.       işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin Temel Özellikleri
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli bir açıdan modern grup teorisi şeklinde anlatılabilir. Grup teorisi seçkinler teorisine karşı olarak geliştirilmiş, politika süreçlerine etki eden organize grupların kendi aralarındaki mücadelesini esas alır (Baumgartner ve Lecch. 1998). Grup teorisine göre kamu politikası süreçlerine sadece bir kaç seçkin insanın etki edebilmesinden ziyade daha konsantre ve organize-çoğulcu grupların politika süreçlerine daha fazla nüfus ettiği düşünülür. Belirgin derecede ekonomik, sosyal çevresi ve prestij sahibi olmayan gruplarında politika süreçlerinde söz sahibi olmaları gerektiği bahisle grup teorisi uzun süredir kamu politikası teorilerinde kullanılmaktadır. Grup teorisinin modern formatı şeklinde de ifade edilebilen işbirlikçi Tarafgirlik Modeline göre organize grupların karakteristik özelliklerinin ötesinde adeta politikanın alt başlıklarında etkili olan koalisyon gruplarının politika süreçlerini nasıl etkilediğine odaklanmaktadır.
Bu koalisyon gruplarında temel nokta grup üyelerinin bir araya gelmeleri ve birlikte hareket etmeleri için benzer değerlere ve inançlara sahip olmasıdır. Belirli bir eksen etrafında bir araya gelen koalisyon gruplarının dünya görüşleri ve değer yargıları oldukça tutarlı ve kolay kolay sarsılamayacak düzeydedir. Devletin farklı organlarında çalışan, baskı gruplarının-organizasyonların içerisinde bulunan, bir takım dernek üyeleri, düşünce kuruluşları, araştırma merkezleri, akademik camiadaki bireyler, gazeteciler ve dergiciler bu kapsamda ele alınması gereken koalisyon gruplan örnekleridir. Dolayısıyla her bir koalisyon grubu içerisinde hem özel sektörden hem de kamu sektöründen birçok farklı kişi bir araya gelebilmektedir.
Grup içerisindeki bireylerin grupla olan ilişkilerinin ne seviyede olduğu çok önemli değildir. Önemli olan asgari ölçüde dünya görüşleri ve değerleri ortak olan grupların grup içerisindeki bireylerin politika problemlerine yaklaşım tarzlarındaki benzerlik ve aynı çözüm ekseninde bir araya gelebilmeleridir. Zira belirli inanç ve değerler ekseninde bir araya gelen koalisyon grupları belirli alanlardaki politika sorunlarına ürettikleri-teklif ettikleri programın/programların ekseninin de fikir birliği yapmaktadırlar.
Dolayısıyla, işbirlikçi Tarafgirlik Modeli ile beraber klasik politika topluluğu (cemiyeti) yerine işbirlikçi tarafgir koalisyonlarının politika sürecine etki ettiğini savunmaktadır. Bu öyle bir durumdur ki adeta koalisyon grupları içinde bireylerin şahsi görüşlerinin avantajlarının ötesinde koalisyonun politika tekliflerinin avantajları ön plana çıkmakta bireysel politika aktörü olmaktansa koalisyon aktörü olarak politika sürecinde etkili olmaktadırlar. Bu bakımdan koalisyon gruplarında içten içe korumacılığın (konservatif) izleri hakimdir denilebilir.  Birlikte hareket ettiklerinden dolayı birbirlerinden politika süreçleri hakkında tecrübe kazanabilmekte yeni yöntemleri hızlı bir şekilde öğrenebilmektedirler. Birbirleri arasında etkileşimli öğrenme süreci olan bu koalisyon grupları herhangi bir politika problemine çok çabuk adapte olabilmekte ve süreç içerisinde çok etkili politika aktörleri olabilmektedirler.
Bu özelliklerinden dolayı işbirlikçi Tarafgirlik Modeli; politika aktörlerinin inançlarının ve davranışlarının analizinde sistematik yaklaşım sergilenmesine katkı sağladığı söylenebilir. Öyle ki, işbirlikçi Tarafgirlik Modeli bireylerin kararsız kalmaları, farksız politika üretebilmeleri ya da üretememelerinden ziyade bir koalisyon üyesi olmasına daha çok önem verir. Bireylerin ilerleyen zaman içerisinde koalisyonla ne kadar bütünleştiğine bakar. Bu bakımdan zaman içerisinde daha sağlam ve tutarlı koalisyon grupları ve bunların değer eksenlerinin oluşması ile sonuçlanır.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin en temel haliyle şu hipotezi test eder: işbirlikçi tarafgir gruplardaki değişimler bir inanç sisteminin (bir grubun) bir diğeri üzerinde var olan gücünün yeniden dağıtılmasına imkan tanıyan dış değişimlerden kaynaklanmaktadır (Birkland, 2001). Işbirlikçi Tarafgirlik Modeli ile yapılan çalışmalarda istatistiksel olarak ölçülen en küçük birim analizi bireyden ziyade politika alt-sistemidir, gruptur veya koalisyondur. Hükümetlerin icra programlarının uzun süreçlerdeki değişimleri işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin teorik çerçevesi içinde farklı koalisyon gruplarının ve güçlü politika belirleyicilerinin tutumları/duruşları analiz edilmektedir.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin teorik alt yapısı içerisinde politika değişimlerinin açıklamasında kullanılan durağan ve dinamik olmak üzere en temel iki harici değişken üzerinde durulur. Durağan değişkenler nadiren koalisyon değişimlerinin nedeni olarak kabul edilir. Harici değişkenler kapsamında; temel anayasal yapısı, sosyo-kültürel değerler ve siyasetle ilişkisi olmayan doğal kaynaklardır. Dinamik harici değişkenler ise 10 yılı aşkın bir süre içerisinde değişmesi kuvvetli muhtemel değişkenlerdir. Dinamik değişkenler kapsamında ekonomik kaymalar ve diğer ciddi sosyo-ekonomik değişimlerdir. Koalisyon hükümetlerinin sistematik değişimleri, politika kararları ve diğer alt sistemlerden etkilenmeleri dinamik değişkenler olarak değerlendirilir.
Analitik olarak bakıldığında ise, İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin çok önemli bir varsayımı vardır: Her bir alt politika sistemleri içerisinde resmi ve gayri-resmi aktörler işbirlikçi tarafgir koalisyonları olarak bir eksende kümelenir. Herhangi bir zaman diliminde, bu kümelenmiş koalisyonların her biri hükümetlerin ya da ilgili kurumların geliştirdikleri politikalarını nasıl değiştirebileceklerinin hesabını yapar ve uygun stratejileri geliştirir.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeline göre; politika ekseninde öğrenme, politika değişimlerini fark edebilme ve kamu politikalarını hazırlama süreçleri hem politika ortamından etkilenir ve hem de doğrudan politika ortamını etkiler. Dolayısıyla politika sürecinin çıktıları ile sürecin kendisi arasında sürekli bir etkileşim olduğu düşüncesi işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin temelini oluşturmaktadır.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli politika yapıcılarının politikaya etki eden alt sistemleri hesaba katmaları gerektiğine işaret eder. Bu açıdan bakıldığında her bir alt sistem aslında toplumdaki politika tercihleri ve inanç sistemleri bakımından farklı koalisyonların etkisi altındadır. Bu koalisyonlar klasik anlamda sadece politika aktörlerinden, partilerinden, lobilerinden ve yönetim birimlerinden oluşmaz gazetecileri ve bilim adamlarını da içine alan yapılardan meydana gelir (Sabatier, 1986: 120). Bu kapsamdaki koalisyonların içerisinde her bir hak sahibi kendi politika tercihleri ve hedefleri doğrultusunda mücadele ederler ve hükümetlerin ajandasına bu tercihlerini-fikirlerini getirmeye gayret ederler.
Zaman zaman kendi içlerindeki sosyal ağ ile birlikte hareket ettikleri, zaman zaman bireysel hareket etseler de bu koalisyon gruptan bir şekilde hükümetlerin üzerinde çalıştıkları politikaları da etkilemek istediklerinden bir çeşit etki ajanı şeklinde de çalıştıkları söylenebilir. Bunlar işbirlikçi Tarafgirlik literatürünün dili ile ifade etmek gerekirse "policy broker" olarak tanımlanmaktadırlar. Bu etki alanlarının kendilerini ait hissettikleri farklı inanç sistemlerinin olduğu ifade edilmekte, bu bakımdan koalisyonları bir arada tutan, kendi aralarındaki koordinasyonu ve iç organizasyonun disiplinini sağlayan üç farklı seviyede inançtan söz edilmektedir (Sabatier ve Jenkins-Smith, 1993).
- Derin inanç: Bireyi, toplumu ve dünyalarını tanımlayan temel normatif ve ontolojik aksiyomlardır. Politika alt sistemlerinin tüm safhalarında dikkate alınır. Değişmeleri nerdeyse imkansızdır.
-Politika özü: Politika alt sistemi içerisinde en öz-sağlam değerleri kazanmak için temel stratejileri geliştirmeyi dert edinen politika duruşlarıdır-pozisyonlarıdır. Sadece politika alt sistemlerinde geçerlidir. Değiştirilmesi zor olmasına rağmen mümkündür.
-İkincil bakış açıları: Politikanın özünün uygulamaya geçebilmesi için gerekli olan bazı bilgi araştırmaları ve faydalı kararlardır. Politika alt sisteminin sadece bir bölümünde geçerlidir. Bu tarz ikincil bakış kazanımları daha çok hukuksal ve yönetimsel alanda politika yapmanın ana konusudur. Değişimleri diğer iki husustan daha kolay olduğu söylenebilir.
İster politika alt sistemleri olsun ister bir araya gelen koalisyonlar olsun hiç fark etmez, bu birlikteliklerin hepsi bu üç özgün değerin derecelerine göre şekillenmektedir. Bu üç değerin farklı kesimlerde farklı düzeylerde algılanması veya temsil edilmesi politikalardaki öğrenme süreçlerini etkilemektedir. Bu noktada; işbirlikçi Tarafgirlik Modeli, toplumdaki inanç sistemlerine dayalı olarak ortaya çıkan koalisyon grupları arasındaki politika öğrenme süreçlerini ele almada önemli etkili bir kamu politikası süreç modelidir.
Birkland (2001) perspektifinden bakıldığında bazı baskı grupları ortak paylaşılan bir dizi inançların ekseninde bir araya gelen işbirlikçi koalisyon grupları belirli bir politika sorunu için ya da problemi için birlikte hareket edebilmektedirler. Bununla birlikte bu koalisyon grupları ille de kendi özgün inanç sistemlerinin ekseninde bir arada bulunmayabilirler. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelini ilk kurucusu bu koalisyon grupları, kendi özgün inanç sistemlerinin yanı sıra onları hedeflerine ulaştıran/ulaştıracak her türlü inanç sistemlerine sahip grupları da kendi içlerine alabilmektedirler. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin en temel beş özelliği şu şekilde özetlenebilir;
 • Teknik rasyonel bilginin rolünün net olarak tanımlanması gerekir. Zira işbirlikçi Tarafgirlik Modeli rasyonel unsurlardan ziyade grup ve network modellerinin temel özelliklerini birlikte yansıtır.
• Politika değişimlerindeki süreçleri anlamak ciddi zaman alır, bazı durumlarda 10 yıl belki daha fazladır.
• Politika değişimlerini anlamak için en kullanışlı analitik ölçüm birimi politika alt sistemleridir.
• Politika alt sistemlerinin genel kanısı-konsepti çok geniş kitlelere ulaştırılmalıdır. Gazeteciler, araştırmacılar, politika analistlerinin yanında politikaları şekillendirme kapasitesini haiz devletin her kademesinde aktif hizmet veren aktörlerinde bir arada bulunduğu bir yelpazeye ihtiyaç duyulur.
• Kamu politikaları ve programları rasyonel kriterlerden ziyade değerler ya da inanç sistemleri olarak kavramsallaştırılır.
4.       işbirlikçi TarafgirlIk Modelinin Güçlü ve Zayıf Yanları
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli görüldüğü gibi grup teorisinin çok daha ileri-sinde ve modem kamu politikası yapma süreçlerine orijinal katma değeri olan bir modeldir. Bu bölümde işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin birçok güçlü yanları üzerinde durulurken bazı zayıf noktaları da politika analistlerinin dikkatlerine sunulmalıdır.
Kullanım alanı olarak özellikle zamana bağlı politika değişimlerini ölçme ve bu süreçte alt sistemlerin ne şekilde politikaları öğrendiklerini çalışmak için oldukça etkili bir teorik alt yapıya sağlamaktadır.
Politika yapıcıları zamanı en etkin bir şekilde kullanıp üzerinde çalıştığı politika problemleri ile ilgili hususları ve bunlarla ilgili dikkatleri bir araya getirebilmeye çalışması başlı başına karmaşık bir iştir. Hususiyle uzun süreç isteyen politikaların zaman içerisinde değişime uğraması ve bu değişimlerin ivedi bir şekilde fark edilmesi zorunlulukları bir politika analistinin en fazla zaman ayırdığı problem alanlarından birisidir. Bu açıdan bakıldığında işbirlikçi tarafgirlik Modeli sayesinde zamana bağlı politika değişimlerinin fark edilmesi huristik modellere kıyasla daha fazladır.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli huristik ve seçkinler teorisine tepki olarak geliştirilmiş, grup teorisini ise daha ileri götürmek üzere geliştirilmiş bir model olduğu görülmektedir. Bununla birlikte işbirlikçi Tarafgirlik Modeli, politika ağları yaklaşımıyla birlikte kullanılması adeta zarurettir. Her iki teorinin kombine bir şekilde kullanılması işbirlikçi Tarafgirlik Modelini daha etkili yapmaktadır. Bu şekilde farklı teorilerle birlikte kullanılması noktasında bağımlılığı vardır. Çok iyi organize olmuş, belirli inanç ve değerler ekseninde bir araya gelen koalisyonlar, bana yarışan koalisyonlar bir politika sürecini tam anlamıyla izah etmekte yeterli olmayabilir.
Bu koalisyon gruplarının etkili sosyal ağlar içerisinde yer alan diğer politika aktörleri ile sürekli temas halinde olması gerekir. Bunların etki alanlarını koalisyonlarının gücüne katma değer olarak dahil edebilmeleri koalisyon gruplarının işbirliği yapma güçlerini de arttırmaktadır.
Diğer bir zayıf noktası ise ani gelişen olayları politika süreçlerine adapte etmekte yavaş kalabilir. Zira işbirlikçi Tarafgirlik Modelin de politika değişimlerindeki süreçlerin anlaşılması çok zaman alabilmektedir. Zamana yayarak uzun vadeli politika süreçlerinin yönetilmesinde çok verimli sonuçların elde dilmesine katkı sağlarken kısa vadeli ve ani karar verilerek üretilen politikaların süreçlerini anlatımda zayıf kaldığı söylenebilir.
Yan etkilerinin fazla olması işbirlikçi Tarafgirlik Modeli modeline bazı eklentilerin yapılmasını zorunlu kılar. Bu aşamada, işbirlikçi Tarafgirlik Modeli perspektifinden ilk yapılacak iş siyasal hareket programında veya bu işbirlikçi koalisyon gruplarının ikincil dereceli ve birincil dereceli önem verdikleri hususları birbirinden ayırt etmektir. İşbirlikçi tarafgirlik modelinde yapılan kamu politikası analizlerinin analitik tercihleri onları daha etkili yapan müşterilerin (taraftarların) değerleri ile uyumlu olmasından kaynaklanmaktadır.
Sonuç
İcra birimlerinin politika programlarını değiştiren, etkileyen ve geliştiren yasal düzenlemeler, kararnameler veya talimatlar yayımlanır. İşbirlikçi tarafgir grupların bu tarz baskıları ve politika süreçleri üzerindeki etkileri aksiyon alma zamanında ihtiyaç duyulan kararların alınmasına, gerekli politika çıktılarının üretilmesine önemli katkılar sağlar. Politika süreçlerinde bu grupların neden olduğu birçok değişken, aksiyon düzeyinde dahi olsa birçok politika çıktılarının üzerinden yeniden gözden geçirilmesiyle ve bu politika çıktılarının üretilmesine/geliştirilmesine ve tavsiye edilmesine neden olan birçok problem alanlarının yeniden şekillenmesiyle sonuçlanır.
Ancak; politika süreci yukarıda anlatıldığı gibi düz-pürüzsüz bir süreç değildir. Bu süreçte alınan kararların ve uygulamaların bazı yan etkileri de olabilir. Bu bakımdan işbirlikçi tarafgir grupların ve bunların etki ettiği sosyal network içinde kişilerin politika süreçlerine etkileri sürekli devam eder. Hatta işbirlikçi tarafgir grupların davranışları ülkenin farklı yerlerinde farklı formatlarda görülebilir. işbirlikçi Tarafgirlik modelinin kılavuzluğunda kamu politikası analizi yapanlar, süreç içerisinde birçok politika alt-grubunun aralarındaki etkileşimi-değişimi sürekli hesaba katmalıdırlar.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli kamu politikalarının modellenerek geliştirilmesine en fazla katkı sağlayan modem ve güncel kamu politikası teorilerinden olduğu görülmektedir. Bu sayede kamu politikası problemi modellenerek kavramsal çatısı/haritası oluşturulur ve problemin tüm yönlerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılması sağlanır. Metin içerisinde modelin detayları dikkatli bir şekilde incelendiğinde işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin zamana yayılarak gerçekleştirilen kamu politikalarının kavramsal çatısının oluşturulmasında çok başarılı olduğu söylenebilir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli ilgili tüm tarafları yönlendiren güçlerin ve unsurların, sorunun çerçevesi içerisinde, nasıl anlaşılması gerektiğini ortaya koymada etkili/etkin bir şekilde kullanılır. Politika süreçlerini işbirlikçi Tarafgirlik Modeli perspektifinden izleyen politika analistleri inanç ve değerler eksenin yanında sosyal hayatın somut gerçekliklerini hesaba katmalı etkili politika aktörlerinin de içinde bulunduğu politika ağlarının da gücünü transfer edebilmeyi bilmelidir.
Kamu politikası analistlerinin becerilerine göre farklı modeller birlikte ve/veya amaca uygun bir şekilde kullanılmalıdır. Bu açıdan bakıldığında; her yeni kamu politikası sorununun tespitine ya da çözümüne yönelik geliştirilen modeller ve bu modellerin bir araya getirilmesinden oluşturulan kavramsal iskelet(ler) özgün birer model olabilir. Kamu politikası analizleri de özgün olarak geliştirilen bu modeller üzerine bina edilir. Adeta yapılacak olan analizlerin kavramsal çatısını ve haritasını oluşturabilmek kamu politikası modellerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılması ile mümkündür. Zira modellerin ve karar verici tiplemelerin kamu politikasının yapılmasında tarafları yönlendiren güçleri ve bunların nasıl anlaşılması gerektiği ile ilgili unsurları ifade ettiği unutulmamalıdır.
Bu çalışma boyunca özelde ve genelde işbirlikçi Tarafgirlik Modeli üzerinde durulmasına rağmen, politika analizi yapmanın sadece bir yolu yoktur. Politika analizinde birçok yol ve yöntem kullanmak mümkündür. Bununla birlikte; temelde politika analizinde iki element kesinlikle gözden kaçırılmamalıdır. Birisi politika analizini yaptıran müşteri (birey ya da kurum olabilir), diğeri ise araştırma sorusunu doğru belirlemek Bu iki element politika analizi basamaklarının en başından en sonuna kadar arka plan işlemi olarak sürekli çalışmalı ve sonuçlar bunlara göre şekillendirilip anlamlandırılmalıdır. Bu hususların dikkate alınmadığı bir politika analizinden elde edilen bilgi politika sürecini en doğru bir şekilde yönlendiremeyebilir.