KAMU POLİTİKASINDA IŞBIRLIKÇI TARAFGİRLİK (KOALISYON) MODELI
Dr. Süleyman DEMİRCİ.
Giriş
Kamu politikaları farklı ve
dinamik yapısına rağmen belirli bir fanus içerisinde geliştirilmektedir (Kraft
ve Furlong, 2007). Zira yaşanılan dönemin belirgin özellikleri geliştirilen
politikaları şekillendirmektedir. Farklı görüşte ve konumlardaki insanların
oluşturduğu şartlar kamu politikalarının şekillenmesinde özgün bir rol
oynamaktadır. Hatta bu atmosferden soyutlanarak kamu politikaları
geliştirilmesinin mümkün olamayacağı söylenebilir. Ülkemizde de; farklı
hükümetlerin genel karakteristik özellikleri ve rasyonel yaklaşımlarının çeşitliliğine
bağlı olarak sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlardaki birçok soruna
farklı politikalar teklif edilmekte ve uygulanmaktadır. hatta farklı alanlarda
geliştirilen politikalar tüm bu disiplinlerin perspektifinden ele alınmaktadır.
Tarihsellik içerisinde konuya bakıldığında ise, planlı değişim süreçlerinde ve
politika uygulamalarında bazı farklı tercihlerin de tecrübe edildiği gözden
kaçırılmamalıdır. Konunun bu doğal özellikleri göz önünde bulundurulduğunda;
devlet kurumlarının yapılarının farklılıklarını, kamu politikası aktörlerinin
motivasyonlarını ve Türk Devlet Sisteminin siyasal yönünü birlikte anmak kamu
politikasını kavramak açısından kaçınılmaz hususlar olarak görülmelidir (Çevik,
1998; 2002: 2004; Çevik ve Demirci, 2008).
Bu hususlar aynı zamanda,
hükümetlerin ve ilgili kurumların karmaşık bir yapı içerisinde neleri yapmaya,
neleri yapmamaya karar verdiğini kavramak açısından da önemli görülmektedir
(Dye, 2002). Bu bakış açısı ile kamuda oluşturulan politika süreçleri ve
analizlerine ait adımlar daha dikkatli anlaşılabilir. Genel kamu politikası
kavramı içerisinde ise, ilgili kurumların fırsatları nasıl keşfedebildikleri,
oluşturabildikleri ve bunları politika sürecinde nasıl kullandıkları bilinmelidir
(Birkland, 2001).
Kamu politikası hızla geliştikçe beraberinde
bir takım karmaşıklar ve belirsizlikler de ortaya çıkmaktadır (Ripley, Kandan
ve Franklin 1991).Öyle ki; kamu politikası yapmak: kurumsal yapıların, baskı
gruplarının ve birbiri ile rekabet halindeki fikirlerin potasında
gerçekleştirilen zaten karmaşık bir işlemdir. Baskı grupları hükümet ya da
hükümetlerin fikirlerinin yönünü bir taraftan diğer tarafa değiştirmek için
rekabet ederlerken, mevcut kaynakların sınırlılığı ve beraberinde farklı değer
yargıları bu karmaşanın merkezinde durmaktadır. Bir değişik anlamıyla; kamu
politikası, hükümet ve birlikte çalıştığı kurumların üzerinden "kim ne
alır" mücadelesinin sonucudur (L)ye. 2002; Birkland. 2001) Kamu
politikasına esas teşkil eden bir problem saptandığında, karar mercii ilgili
sorunu aktif/somut olarak ele almak için politika gündemine taşır. Ancak; bunun
ötesinde ajandaya girmeyi başaran bir fikri "politika tavsiyesi"
seviyesine çıkartabilmek için daha fazla gayret gösterilmesi gerekmektedir.
Politika sürecinde ortaya atılan problemler,
karşıt baskı grupların arasında adeta yarıştırılan ve/veya mücadele ettirilen
itirazlar olarak da betimlenebilir. Baskı gruplarının detayına girmeksizin
konunun akışı içerisinde kalarak politika sürecine: bir açıdan, güç ve iktidar
sahibi olanlar ile olmayan gruplar arasındaki yarış da denilebilir. Fakat
politika seçimi açısından bu gücün derecesi belirleyici olmaktadır (Stone,
2002). Stone'a göre; üzerinde tartışılan konuya esas teşkil eden politika da
pay sahibi ya da bir şekilde bu politikadan etkilenen tüm gruplar potansiyel birer
baskı grubu olabilir. Stone’a; Kamu Politikası Paradoksu olarak ifade ettiği
kitabında baskı gruplarını bazen nesnel bazen de öznel olarak belirtmektedir. Öyle
ki: baskı gruplarını, subje (nesne) ve obje (özne) anlamlarına göre sınıflandırmaktadır.
Stone'nun politika paradoksu anlayışı içerisinde bu gruplar, insanların
etkilediğine inandıkları şeyler ve bazı durumlarda kendileri bilmeseler de bir
şekilde kendilerini etkileyen şeyler şeklinde ifade edilmektedir.
Ancak; politika süreci içerisinde
hangisinin (nesnel ya da öznel) tetikleyici güç olduğu belirlenmekte ve hatta
en baştan bir tavır/duruş olarak ortaya çıkmaktadır. Süreç içerisindeki
fikirler de grupların durduğu yere ve subje/obje konumlarına göre farklılık
gösterebilmektedir. Bu bakış açısından, fikirlerin zenginliği ve çeşitliliği de
bu paradoksun içerisinde artabileceği söylenebilir. Bir yarış içerisinde baskı
gruplarının ortaya attığı problemler, itirazlar ve fikirler, Kingdon'nun (2003)
perspektifinden, bir dizi muhtemel çözüm çareleri ve alternatifler olarak kamu
politikası sürecinde kullanılmaktadır.
Yukarıda tartışılan unsurların
çerçevesinde; bir kamu politikasının niteliğini doğrudan etkileyebilen bu
mekanizma içerisinde baskı gruplarının fikirlerinin süreç boyunca birbirini itmesi
ve çekmesi kritik ve önemli görülmelidir (Bilgiç ve Göksu, 2003). Bu çalışmada
kamu politikalarının geliştirilmesi, politikaların değişim süreçlerini ve
uygulanması aşamalarında etkili olduğu görülen grupların, bunların alt grupları
ve inanç sistemlerini içeren işbirlikçi Tarafgirlik Modeli üzerinde
durulmaktadır.
1.
işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin Ortaya Çıkışı
Kamu politikası hazırlamak yapmak
ve özellikle sürecini yönetmek kompleks bir iştir. Özellikle politika süreçlerindeki
değişimi fark edebilmek, ölçebilmek ve politika yapma sürecini ihtiyaçlar doğrultusunda
yeniden şekillendirmek oldukça zordur. Bu bakımdan klasik aşamalı yaklaşıma
tepki ve alternatif olarak işbirlikçi Tarafgirlik Modeli geliştirilmiştir. Adım
adım ve modelleyerek hazırlanan rasyonel modeller politika problemini
sistematik bir şekilde ele almaya ve analiz etmede avantajlar sağlasa da
beraberinde bazı dezavantajları da getirmektedir. Bu bakımdan politika
analistleri aşamalı modellerin yan etkilerine maruz kaldıkları söylenebilir. Zira
rasyonel modellerde adımların ne zaman biteceği ve bir diğerinin ne zaman başlayacağının
tam olarak belirli olmaması, politikaların önceden belirlenmiş her bir adımı
birebir takip etmesinin her zaman mümkün olmaması gibi nedenlerden dolayı
alternatif politika analizi modelleri geliştirilmeye çalışılmıştır (Bardach,
2000). Politikaların bu adımları düzenli bir sıra içerisinde takip edip etmemesi
sonuçta elde edilen politika tavsiyelerinin yerlere ulaştıktan sonra her zaman
geri dönüşüm alım garantisinin olmaması gibi hususlarda eklendiğinde rasyonel
modellerin çok belirgin olarak geliştirilen adımlarının aslında birçok
belirsizliklere maruz kaldığı bilinmektedir. Bütün bu hususlar aşamalı model(ler)in
tam olarak etkili bir şekilde yürütülmesinin önündeki engeller olarak
değerlendirilmiş ve işbirlikçi Tarafgirlik Modelleri üzerinde durulmuştur.
Sabatier ve onun izinden giden
politika araştırmacıları politikaya etki eden grupların yapıları ya da
birbirilerine kıyasla göreceli kabiliyetleri, etki alanları ve kapasiteleri ile
ilgilenmektense onların inançlarına, değerlerine odaklanır ve yeni bir yapı ile
karşımıza çıkar: işbirlikçi Tarafgir gruplar. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli
zamana bağlı olarak politikalardaki değişimi inceleme hususlarında önemli
katkıları olan teorik alt yapıyı sağlamaktadır. Özellikle koalisyonların
(toplumdaki grupların) nasıl oluştuğunu veya dağıldığını inceleme noktasında
yine işbirlikçi Tarafgirlik Modeli tercih sebeplerindendir. Bunun ötesinde bir
politika sürecinde koalisyonlar arası bilginin nasıl transfer edildiği
birbirleri arasındaki bilgi alışverişlerini araştırmak için işbirlikçi
Tarafgirlik Modeli kullanılmaktadır.
Bazı durumlarda politikalardaki
değişimler ve meydana gelen özel olaylar-gelişmeler nedeniyle de çok farklı gruplar
bir araya gelebilmekte ve işbirlikçi koalisyonlar tesis edebilmektedirler.
Özellikle "Power Elite" denilen güçlü elit gruplara karşı olarak bu
türden oluşumlarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle kriz anları ve anlık
gelişen önemli olaylar toplumun belirli bir politika gündemine dikkatlerini
çekmek ve bununla ilgili problemlere çözümlere daha fazla odaklanmalarına katkı
sağladığı söylenebilir (Kingdon, 2003, s. 94-100)
Politika yapma ve Kingdon un
politika akımları arasında meydana gelen boşlukları doldurmak ve kritik
teorinin de politika yapma sürecine dahil edilmesi gerektiğini ifade ederek
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli geliştirilmiştir (Sabaner, 1997). Bu açıdan
bakıldığında işbirlikçi Tarafgirlik Modeli klasik anlamdaki politika oluşturma
süreçlerinin ve adımlarının ötesinde politika sorunlarının ele alınmasına nasıl
katkı sağladığı ilerleyen bölümlerde açıklanmaktadır.
2.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli
Bu bölümde İşbirlikçi Tarafgirlik
Modeli üzerinde durulmaktadır. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin detaylarına
geçilmeden önce modellerin, model kullanmanın kamu politikası yapma sürecinde
ve analizindeki katkıları üzerinde durulmasında fayda görülmüştür.
Yaygın bir şekilde kullanılan
model(ler) adeta yol haritası bağlamında düşünülen kamu politikası analiz
modellerinin kullanım amaçlarını Dye (2002, 5.1 1) özetle şu şekilde ifade
etmektedir;
• Siyaset ve kamu politikası hakkındaki
düşüncelerin netleştirilmesi ve basitleştirilmesi,
• Politika problemlerinin önemli
boyutlarının tespit edilmesi,
• Siyasal yaşamın gerekleri
üzerine odaklanarak kamu politikası sürecindeki aktörlerin birbirleri
arasındaki iletişimlerine yardım etmesi,
• Neyin önemli ve neyin önemli
olmadığını tavsiye ederek bir kamu politikasının daha iyi anlaşılması için
ortaya konan çabalara istikamet verilmesi,
• Kamu politikasına yönelik bazı
tekliflerin sunulması ve bu tekliflerin sonuçlarının tahmin edilmesi için modeller-teoriler
kullanılmaktadır.
Kamu politikası probleminin çok
boyutlu faktörlerin etkisi altında olduğu dikkate alındığında bu
"modellerin"; karmaşıkları azaltan, sorunu/sorunları mantıklı olarak
alı elementlerine ayıran tutarlı çözümler geliştirmeyi sağlayan ve probleme
etki ettiği hesaba katılan unsurların isabetli bir şekilde kamu politikası
analizinde yer almasına ciddi katkılar sunan yaklaşımlar olarak bilinmelidir.
Dolayısıyla kamu politikası
analiz modelleri: kamu politikası problemi ile ilgili unsurların kavramsallaştırılmasında,
anlaşılmasında ve çerçevesinin net bir şekilde oturtulmasında vazgeçilmez
kılavuzlar olarak görülmelidir. Birçok aksiyoner ve analitik adımlardan meydana
gelen kamu politikası analizlerinin basitleştirilerek anlaşılması teorik/kavramsal
modeller ile mümkün olabilmektedir. Akademik araştırma teknikleri ve yöntemleri
ise ancak bu modellerin kılavuzluğu ile etkili/etkin bir şekilde
kullanılmaktadır.
Modern kamu politikası modelleri
arasında yer alan ve son dönemlerde grup ve network modellerinin adeta bütünleşik
uygulaması sayılabilen, kamu politikalarının uygulamalarını incelemede ve uzun
soluklu politikalardaki değişimlerin incelenmesinde özellikle tercih edilen
işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin detaylan aşağıda izah edilmektedir.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli ile; kamu politikalarının
uygulamaya geçirilmesinde farklı inanca ve görüşe sahip grupların tercihlerinin
neler olduğu araştırılır. Bu araştırma sırasında; kamu politikalarının
uygulanmasıyla ilgili farklı grupların etkisine göre farklı yöntem ve anlayış
konuları gündeme gelir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin uygulanmasında iki
yaklaşımdan söz edilir: Yukarıdan aşağıya uygulama modeli (top-down) diğeri ise
aşağıdan yukarı (bottom-up) uygulama modeli (Hill, 1997; Birkland, 2001;
Sabaticr, 1997; Lipsky 1997). İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli kamu politikalarının
çok uzun zaman içerisindeki değişimlerini incelerken her iki yaklaşımı birlikte
ele alabilmekte ve sentezleyebilmektedir (Sabatier, 1997. s. 287).
Bu bakımdan; işbirlikçi
Tarafgirlik Modeli kamu politikası süreçlerini açıklamada kullanılan önemli bir
model olarak kabul edilmektedir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli farklı baskı gruplarının
aralarında organize olması, belirli görüş-inanış ekseninde koalisyon
sağlayabilmesi, birliktelik sağlayan bu ortak hareket etmelerin politika süreçlerini
nasıl şekillendirdiğini ve nasıl değiştirdiğini incelemede tercih edilen kamu
politikası süreç modellerindendir (Birkland, 2001, s. 224). Bu modelde iki ile
dört farklı koalisyon grubunun yaklaşımlarına (inançlarına ve değerlerine) göre
yapılan tartışmalar, mücadeleler ve ortak müştereklerin nasıl şekillendiğine
dikkat edilmektedir. Bu tarz çekişmeler süreç içerisinde bahse konu sorunlarda
söz sahibi olan politika bekleyiciler tarafından normalize edilmektedir. Paul
Sabatier 1999 da yayınlamış olduğu "Politika Süreç Teorileri"
kitabında işbirlikçi Tarafgirlik Modelini Şekil 1'de olduğu gibi ifade etmektedir.
Şekil 1'de belirtilen siyasal alt sistemin dışında iki farklı tip harici değişkenden söz edilmektedir. Bunlardan ilki içinde bulunulan siyasi, coğrafi sınırlar ve bunların özelliklerini kapsamakta olup, durağan olmasına rağmen politika süreçlerine etki eden aktörlerin sahip oldukları imkânları, fırsatları ve kaynakları etkiledikleri görülür. Diğer harici değişken ise dinamik olup zaman içerisinde değişim gösterir. Sosyo-ekonomik şartlar, siyasi sistemdeki koalisyon gruplarının bütünleşik etkileri zaman içerisinde değişmesi politikaların da değişmesine neden olur. Siyasal alt sistemin dışında gelişen bu iki değişken, politika yapmada-uygulamadaki modellerden birisi olan "yukarıdan aşağıya" (Top-down) modeller esas alınarak geliştirilir.
Bu değişkenlerin politika yapma süreçlerine etkilerinin
yanında siyasal alt sistem (Şekil I 'de belirtilen) içerisinde belirgin bir
mekanizma çalışmaktadır. Fakat bu mekanizma içerisindeki değişimler daha çok
"aşağıdan yukarı" (bottom-up) uygulama modeli esas alınarak
açıklanmaktadır. Buna göre; birçok işbirlikçi tarafgir gruplar bir araya
gelebilmektedir. Mevcut politika sorunları üzerinde fikir birliği yapmış, özgün
inançlara ve düşüncelere sahip politikacıların, ajans yetkililerinin, baskı
gruplarının liderlerinin, diğer entelektüel kişilerin bir araya gelmesi ile
birden fazla "işbirlikçi tarafgir" grupların oluşmasına neden
olmaktadır. Şekilde görülen koalisyon grupları her politika sorunu için farklı
stratejiler adapte etmekte ve geliştirmektedirler. (Sabatier, 1997, s.286-291;Hill,
2005).
Bununla birlikte bu koalisyon grupları zaman zaman birbirleri
ile çelişebilmektedir. Bu durumda; Çelişen grupları dengeleyici üçüncü gruplar
gündeme gelir ve aşırı gerginlikler giderilmeye çalışılır. Bu adımlar ve
çerçeve içerisinde işbirlikçi Tarafgirlik Modeli işletilir politika
süreçlerindeki sorunlar bu perspektiften ele alınır.
3.
işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin Temel
Özellikleri
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli bir
açıdan modern grup teorisi şeklinde anlatılabilir. Grup teorisi seçkinler
teorisine karşı olarak geliştirilmiş, politika süreçlerine etki eden organize
grupların kendi aralarındaki mücadelesini esas alır (Baumgartner ve Lecch.
1998). Grup teorisine göre kamu politikası süreçlerine sadece bir kaç seçkin
insanın etki edebilmesinden ziyade daha konsantre ve organize-çoğulcu grupların
politika süreçlerine daha fazla nüfus ettiği düşünülür. Belirgin derecede
ekonomik, sosyal çevresi ve prestij sahibi olmayan gruplarında politika
süreçlerinde söz sahibi olmaları gerektiği bahisle grup teorisi uzun süredir
kamu politikası teorilerinde kullanılmaktadır. Grup teorisinin modern formatı
şeklinde de ifade edilebilen işbirlikçi Tarafgirlik Modeline göre organize
grupların karakteristik özelliklerinin ötesinde adeta politikanın alt başlıklarında
etkili olan koalisyon gruplarının politika süreçlerini nasıl etkilediğine
odaklanmaktadır.
Bu koalisyon gruplarında temel
nokta grup üyelerinin bir araya gelmeleri ve birlikte hareket etmeleri için
benzer değerlere ve inançlara sahip olmasıdır. Belirli bir eksen etrafında bir
araya gelen koalisyon gruplarının dünya görüşleri ve değer yargıları oldukça
tutarlı ve kolay kolay sarsılamayacak düzeydedir. Devletin farklı organlarında
çalışan, baskı gruplarının-organizasyonların içerisinde bulunan, bir takım
dernek üyeleri, düşünce kuruluşları, araştırma merkezleri, akademik camiadaki
bireyler, gazeteciler ve dergiciler bu kapsamda ele alınması gereken koalisyon
gruplan örnekleridir. Dolayısıyla her bir koalisyon grubu içerisinde hem özel
sektörden hem de kamu sektöründen birçok farklı kişi bir araya gelebilmektedir.
Grup içerisindeki bireylerin
grupla olan ilişkilerinin ne seviyede olduğu çok önemli değildir. Önemli olan
asgari ölçüde dünya görüşleri ve değerleri ortak olan grupların grup
içerisindeki bireylerin politika problemlerine yaklaşım tarzlarındaki benzerlik
ve aynı çözüm ekseninde bir araya gelebilmeleridir. Zira belirli inanç ve
değerler ekseninde bir araya gelen koalisyon grupları belirli alanlardaki
politika sorunlarına ürettikleri-teklif ettikleri programın/programların
ekseninin de fikir birliği yapmaktadırlar.
Dolayısıyla, işbirlikçi
Tarafgirlik Modeli ile beraber klasik politika topluluğu (cemiyeti) yerine
işbirlikçi tarafgir koalisyonlarının politika sürecine etki ettiğini
savunmaktadır. Bu öyle bir durumdur ki adeta koalisyon grupları içinde
bireylerin şahsi görüşlerinin avantajlarının ötesinde koalisyonun politika
tekliflerinin avantajları ön plana çıkmakta bireysel politika aktörü olmaktansa
koalisyon aktörü olarak politika sürecinde etkili olmaktadırlar. Bu bakımdan
koalisyon gruplarında içten içe korumacılığın (konservatif) izleri hakimdir
denilebilir. Birlikte hareket
ettiklerinden dolayı birbirlerinden politika süreçleri hakkında tecrübe
kazanabilmekte yeni yöntemleri hızlı bir şekilde öğrenebilmektedirler. Birbirleri
arasında etkileşimli öğrenme süreci olan bu koalisyon grupları herhangi bir
politika problemine çok çabuk adapte olabilmekte ve süreç içerisinde çok etkili
politika aktörleri olabilmektedirler.
Bu özelliklerinden dolayı işbirlikçi
Tarafgirlik Modeli; politika aktörlerinin inançlarının ve davranışlarının
analizinde sistematik yaklaşım sergilenmesine katkı sağladığı söylenebilir. Öyle
ki, işbirlikçi Tarafgirlik Modeli bireylerin kararsız kalmaları, farksız
politika üretebilmeleri ya da üretememelerinden ziyade bir koalisyon üyesi olmasına
daha çok önem verir. Bireylerin ilerleyen zaman içerisinde koalisyonla ne kadar
bütünleştiğine bakar. Bu bakımdan zaman içerisinde daha sağlam ve tutarlı
koalisyon grupları ve bunların değer eksenlerinin oluşması ile sonuçlanır.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin
en temel haliyle şu hipotezi test eder: işbirlikçi tarafgir gruplardaki
değişimler bir inanç sisteminin (bir grubun) bir diğeri üzerinde var olan
gücünün yeniden dağıtılmasına imkan tanıyan dış değişimlerden kaynaklanmaktadır
(Birkland, 2001). Işbirlikçi Tarafgirlik Modeli ile yapılan çalışmalarda
istatistiksel olarak ölçülen en küçük birim analizi bireyden ziyade politika
alt-sistemidir, gruptur veya koalisyondur. Hükümetlerin icra programlarının
uzun süreçlerdeki değişimleri işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin teorik çerçevesi
içinde farklı koalisyon gruplarının ve güçlü politika belirleyicilerinin tutumları/duruşları
analiz edilmektedir.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin
teorik alt yapısı içerisinde politika değişimlerinin açıklamasında kullanılan
durağan ve dinamik olmak üzere en temel iki harici değişken üzerinde durulur. Durağan
değişkenler nadiren koalisyon değişimlerinin nedeni olarak kabul edilir. Harici
değişkenler kapsamında; temel anayasal yapısı, sosyo-kültürel değerler ve
siyasetle ilişkisi olmayan doğal kaynaklardır. Dinamik harici değişkenler ise
10 yılı aşkın bir süre içerisinde değişmesi kuvvetli muhtemel değişkenlerdir.
Dinamik değişkenler kapsamında ekonomik kaymalar ve diğer ciddi sosyo-ekonomik
değişimlerdir. Koalisyon hükümetlerinin sistematik değişimleri, politika
kararları ve diğer alt sistemlerden etkilenmeleri dinamik değişkenler olarak
değerlendirilir.
Analitik olarak bakıldığında ise,
İşbirlikçi Tarafgirlik Modelinin çok önemli bir varsayımı vardır: Her bir alt
politika sistemleri içerisinde resmi ve gayri-resmi aktörler işbirlikçi
tarafgir koalisyonları olarak bir eksende kümelenir. Herhangi bir zaman
diliminde, bu kümelenmiş koalisyonların her biri hükümetlerin ya da ilgili
kurumların geliştirdikleri politikalarını nasıl değiştirebileceklerinin
hesabını yapar ve uygun stratejileri geliştirir.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeline göre;
politika ekseninde öğrenme, politika değişimlerini fark edebilme ve kamu
politikalarını hazırlama süreçleri hem politika ortamından etkilenir ve hem de
doğrudan politika ortamını etkiler. Dolayısıyla politika sürecinin çıktıları
ile sürecin kendisi arasında sürekli bir etkileşim olduğu düşüncesi işbirlikçi
Tarafgirlik Modelinin temelini oluşturmaktadır.
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli
politika yapıcılarının politikaya etki eden alt sistemleri hesaba katmaları
gerektiğine işaret eder. Bu açıdan bakıldığında her bir alt sistem aslında
toplumdaki politika tercihleri ve inanç sistemleri bakımından farklı
koalisyonların etkisi altındadır. Bu koalisyonlar klasik anlamda sadece
politika aktörlerinden, partilerinden, lobilerinden ve yönetim birimlerinden
oluşmaz gazetecileri ve bilim adamlarını da içine alan yapılardan meydana gelir
(Sabatier, 1986: 120). Bu kapsamdaki koalisyonların içerisinde her bir hak
sahibi kendi politika tercihleri ve hedefleri doğrultusunda mücadele ederler ve
hükümetlerin ajandasına bu tercihlerini-fikirlerini getirmeye gayret ederler.
Zaman zaman kendi içlerindeki
sosyal ağ ile birlikte hareket ettikleri, zaman zaman bireysel hareket etseler
de bu koalisyon gruptan bir şekilde hükümetlerin üzerinde çalıştıkları
politikaları da etkilemek istediklerinden bir çeşit etki ajanı şeklinde de
çalıştıkları söylenebilir. Bunlar işbirlikçi Tarafgirlik literatürünün dili ile
ifade etmek gerekirse "policy broker" olarak tanımlanmaktadırlar. Bu
etki alanlarının kendilerini ait hissettikleri farklı inanç sistemlerinin
olduğu ifade edilmekte, bu bakımdan koalisyonları bir arada tutan, kendi
aralarındaki koordinasyonu ve iç organizasyonun disiplinini sağlayan üç farklı
seviyede inançtan söz edilmektedir (Sabatier ve Jenkins-Smith, 1993).
- Derin inanç: Bireyi, toplumu ve
dünyalarını tanımlayan temel normatif ve ontolojik aksiyomlardır. Politika alt
sistemlerinin tüm safhalarında dikkate alınır. Değişmeleri nerdeyse imkansızdır.
-Politika özü: Politika alt
sistemi içerisinde en öz-sağlam değerleri kazanmak için temel stratejileri
geliştirmeyi dert edinen politika duruşlarıdır-pozisyonlarıdır. Sadece politika
alt sistemlerinde geçerlidir. Değiştirilmesi zor olmasına rağmen mümkündür.
-İkincil bakış açıları:
Politikanın özünün uygulamaya geçebilmesi için gerekli olan bazı bilgi
araştırmaları ve faydalı kararlardır. Politika alt sisteminin sadece bir
bölümünde geçerlidir. Bu tarz ikincil bakış kazanımları daha çok hukuksal ve
yönetimsel alanda politika yapmanın ana konusudur. Değişimleri diğer iki
husustan daha kolay olduğu söylenebilir.
İster politika alt sistemleri
olsun ister bir araya gelen koalisyonlar olsun hiç fark etmez, bu
birlikteliklerin hepsi bu üç özgün değerin derecelerine göre şekillenmektedir.
Bu üç değerin farklı kesimlerde farklı düzeylerde algılanması veya temsil
edilmesi politikalardaki öğrenme süreçlerini etkilemektedir. Bu noktada;
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli, toplumdaki inanç sistemlerine dayalı olarak
ortaya çıkan koalisyon grupları arasındaki politika öğrenme süreçlerini ele
almada önemli etkili bir kamu politikası süreç modelidir.
Birkland (2001) perspektifinden bakıldığında bazı baskı
grupları ortak paylaşılan bir dizi inançların ekseninde bir araya gelen
işbirlikçi koalisyon grupları belirli bir politika sorunu için ya da problemi
için birlikte hareket edebilmektedirler. Bununla birlikte bu koalisyon grupları
ille de kendi özgün inanç sistemlerinin ekseninde bir arada bulunmayabilirler. İşbirlikçi
Tarafgirlik Modelini ilk kurucusu bu koalisyon grupları, kendi özgün inanç
sistemlerinin yanı sıra onları hedeflerine ulaştıran/ulaştıracak her türlü
inanç sistemlerine sahip grupları da kendi içlerine alabilmektedirler. İşbirlikçi
Tarafgirlik Modelinin en temel beş özelliği şu şekilde özetlenebilir;
• Teknik rasyonel
bilginin rolünün net olarak tanımlanması gerekir. Zira işbirlikçi Tarafgirlik
Modeli rasyonel unsurlardan ziyade grup ve network modellerinin temel
özelliklerini birlikte yansıtır.
• Politika değişimlerindeki süreçleri anlamak ciddi zaman
alır, bazı durumlarda 10 yıl belki daha fazladır.
• Politika değişimlerini anlamak için en kullanışlı analitik
ölçüm birimi politika alt sistemleridir.
• Politika alt sistemlerinin genel kanısı-konsepti çok geniş
kitlelere ulaştırılmalıdır. Gazeteciler, araştırmacılar, politika
analistlerinin yanında politikaları şekillendirme kapasitesini haiz devletin
her kademesinde aktif hizmet veren aktörlerinde bir arada bulunduğu bir
yelpazeye ihtiyaç duyulur.
• Kamu politikaları ve programları rasyonel kriterlerden
ziyade değerler ya da inanç sistemleri olarak kavramsallaştırılır.
4. işbirlikçi TarafgirlIk Modelinin Güçlü ve
Zayıf Yanları
İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli görüldüğü gibi grup teorisinin
çok daha ileri-sinde ve modem kamu politikası yapma süreçlerine orijinal katma
değeri olan bir modeldir. Bu bölümde işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin birçok
güçlü yanları üzerinde durulurken bazı zayıf noktaları da politika
analistlerinin dikkatlerine sunulmalıdır.
Kullanım alanı olarak özellikle zamana bağlı politika
değişimlerini ölçme ve bu süreçte alt sistemlerin ne şekilde politikaları
öğrendiklerini çalışmak için oldukça etkili bir teorik alt yapıya
sağlamaktadır.
Politika yapıcıları zamanı en etkin bir şekilde kullanıp
üzerinde çalıştığı politika problemleri ile ilgili hususları ve bunlarla ilgili
dikkatleri bir araya getirebilmeye çalışması başlı başına karmaşık bir iştir. Hususiyle
uzun süreç isteyen politikaların zaman içerisinde değişime uğraması ve bu
değişimlerin ivedi bir şekilde fark edilmesi zorunlulukları bir politika
analistinin en fazla zaman ayırdığı problem alanlarından birisidir. Bu açıdan
bakıldığında işbirlikçi tarafgirlik Modeli sayesinde zamana bağlı politika
değişimlerinin fark edilmesi huristik modellere kıyasla daha fazladır.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli huristik ve seçkinler teorisine
tepki olarak geliştirilmiş, grup teorisini ise daha ileri götürmek üzere
geliştirilmiş bir model olduğu görülmektedir. Bununla birlikte işbirlikçi Tarafgirlik
Modeli, politika ağları yaklaşımıyla birlikte kullanılması adeta zarurettir. Her
iki teorinin kombine bir şekilde kullanılması işbirlikçi Tarafgirlik Modelini
daha etkili yapmaktadır. Bu şekilde farklı teorilerle birlikte kullanılması
noktasında bağımlılığı vardır. Çok iyi organize olmuş, belirli inanç ve
değerler ekseninde bir araya gelen koalisyonlar, bana yarışan koalisyonlar bir
politika sürecini tam anlamıyla izah etmekte yeterli olmayabilir.
Bu koalisyon gruplarının etkili sosyal ağlar içerisinde yer
alan diğer politika aktörleri ile sürekli temas halinde olması gerekir.
Bunların etki alanlarını koalisyonlarının gücüne katma değer olarak dahil
edebilmeleri koalisyon gruplarının işbirliği yapma güçlerini de arttırmaktadır.
Diğer bir zayıf noktası ise ani gelişen olayları politika süreçlerine
adapte etmekte yavaş kalabilir. Zira işbirlikçi Tarafgirlik Modelin de politika
değişimlerindeki süreçlerin anlaşılması çok zaman alabilmektedir. Zamana
yayarak uzun vadeli politika süreçlerinin yönetilmesinde çok verimli sonuçların
elde dilmesine katkı sağlarken kısa vadeli ve ani karar verilerek üretilen
politikaların süreçlerini anlatımda zayıf kaldığı söylenebilir.
Yan etkilerinin fazla olması işbirlikçi Tarafgirlik Modeli
modeline bazı eklentilerin yapılmasını zorunlu kılar. Bu aşamada, işbirlikçi
Tarafgirlik Modeli perspektifinden ilk yapılacak iş siyasal hareket programında
veya bu işbirlikçi koalisyon gruplarının ikincil dereceli ve birincil dereceli
önem verdikleri hususları birbirinden ayırt etmektir. İşbirlikçi tarafgirlik
modelinde yapılan kamu politikası analizlerinin analitik tercihleri onları daha
etkili yapan müşterilerin (taraftarların) değerleri ile uyumlu olmasından
kaynaklanmaktadır.
Sonuç
İcra birimlerinin politika programlarını değiştiren,
etkileyen ve geliştiren yasal düzenlemeler, kararnameler veya talimatlar
yayımlanır. İşbirlikçi tarafgir grupların bu tarz baskıları ve politika süreçleri
üzerindeki etkileri aksiyon alma zamanında ihtiyaç duyulan kararların
alınmasına, gerekli politika çıktılarının üretilmesine önemli katkılar sağlar.
Politika süreçlerinde bu grupların neden olduğu birçok değişken, aksiyon
düzeyinde dahi olsa birçok politika çıktılarının üzerinden yeniden gözden
geçirilmesiyle ve bu politika çıktılarının üretilmesine/geliştirilmesine ve
tavsiye edilmesine neden olan birçok problem alanlarının yeniden
şekillenmesiyle sonuçlanır.
Ancak; politika süreci yukarıda anlatıldığı gibi
düz-pürüzsüz bir süreç değildir. Bu süreçte alınan kararların ve uygulamaların
bazı yan etkileri de olabilir. Bu bakımdan işbirlikçi tarafgir grupların ve
bunların etki ettiği sosyal network içinde kişilerin politika süreçlerine
etkileri sürekli devam eder. Hatta işbirlikçi tarafgir grupların davranışları
ülkenin farklı yerlerinde farklı formatlarda görülebilir. işbirlikçi Tarafgirlik
modelinin kılavuzluğunda kamu politikası analizi yapanlar, süreç içerisinde
birçok politika alt-grubunun aralarındaki etkileşimi-değişimi sürekli hesaba
katmalıdırlar.
işbirlikçi Tarafgirlik Modeli kamu politikalarının
modellenerek geliştirilmesine en fazla katkı sağlayan modem ve güncel kamu
politikası teorilerinden olduğu görülmektedir. Bu sayede kamu politikası
problemi modellenerek kavramsal çatısı/haritası oluşturulur ve problemin tüm
yönlerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılması sağlanır. Metin içerisinde modelin
detayları dikkatli bir şekilde incelendiğinde işbirlikçi Tarafgirlik Modelinin
zamana yayılarak gerçekleştirilen kamu politikalarının kavramsal çatısının oluşturulmasında
çok başarılı olduğu söylenebilir. İşbirlikçi Tarafgirlik Modeli ilgili tüm
tarafları yönlendiren güçlerin ve unsurların, sorunun çerçevesi içerisinde,
nasıl anlaşılması gerektiğini ortaya koymada etkili/etkin bir şekilde
kullanılır. Politika süreçlerini işbirlikçi Tarafgirlik Modeli perspektifinden
izleyen politika analistleri inanç ve değerler eksenin yanında sosyal hayatın
somut gerçekliklerini hesaba katmalı etkili politika aktörlerinin de içinde
bulunduğu politika ağlarının da gücünü transfer edebilmeyi bilmelidir.
Kamu politikası analistlerinin becerilerine göre farklı
modeller birlikte ve/veya amaca uygun bir şekilde kullanılmalıdır. Bu açıdan
bakıldığında; her yeni kamu politikası sorununun tespitine ya da çözümüne
yönelik geliştirilen modeller ve bu modellerin bir araya getirilmesinden oluşturulan
kavramsal iskelet(ler) özgün birer model olabilir. Kamu politikası analizleri
de özgün olarak geliştirilen bu modeller üzerine bina edilir. Adeta yapılacak
olan analizlerin kavramsal çatısını ve haritasını oluşturabilmek kamu
politikası modellerinin kapsamlı bir şekilde anlaşılması ile mümkündür. Zira
modellerin ve karar verici tiplemelerin kamu politikasının yapılmasında
tarafları yönlendiren güçleri ve bunların nasıl anlaşılması gerektiği ile
ilgili unsurları ifade ettiği unutulmamalıdır.
Bu çalışma boyunca özelde ve genelde işbirlikçi Tarafgirlik
Modeli üzerinde durulmasına rağmen, politika analizi yapmanın sadece bir yolu
yoktur. Politika analizinde birçok yol ve yöntem kullanmak mümkündür. Bununla
birlikte; temelde politika analizinde iki element kesinlikle gözden
kaçırılmamalıdır. Birisi politika analizini yaptıran müşteri (birey ya da kurum
olabilir), diğeri ise araştırma sorusunu doğru belirlemek Bu iki element
politika analizi basamaklarının en başından en sonuna kadar arka plan işlemi
olarak sürekli çalışmalı ve sonuçlar bunlara göre şekillendirilip
anlamlandırılmalıdır. Bu hususların dikkate alınmadığı bir politika analizinden
elde edilen bilgi politika sürecini en doğru bir şekilde yönlendiremeyebilir.